6 Nisan 2009 Pazartesi

zor iş!



iyi bir roman okuru olmak kolay değildir...

her şeyden önce, yazarın tamamen kendi düşünce, hayalgücü ve istekleri doğrultusunda çizdiği dünyaya uyum sağlamayı gerektirir. açık fikirli olmayı, farklı dünyaların, bize çok uzak karakterlerin sadece varolabileceklerini değil aynı zaman varolmaya sonsuz hakları olduğunu kabullenmeyi başaramıyorsak eğer, elimizde "dünyanın en harika romanı" olsun, bizi mutlu etmez. karakterlerle ve kurguyla sürekli kavga halinde bir okuma süreci ise tamamıyla boş yere yorar kişiyi.

(yeri gelmişken, "dünyanın en harika romanı" biraz komik bir tanım elbet... pek mümkün değil yani anlayacağınız - bence tabii!)

iyi bir roman okuru bağnaz olamaz. herkesin harcı değildir roman okumak, çok subjektif bir deneyimdir bir romanda "kaybolmak". ama ne deneyimdir!!

herşeyden önce önyargılardan kurtulmak, kendimize biçtiğimiz değerlerden ve rollerden sıyrılmak, yazarı anlamak, karakteri anlamak, "ben olsaydım"lardan uzaklaşıp "neden"lere yoğunlaşmak, bunların hepsini hayatın kendisinden kopmadan - sorgulayarak ama yargılamadan yapabilmek...

yapabilen için büyük keyiftir. ve bazen, tek bir roman nelere kadirdir! :)

Görsel : Rob Gonsalves - Written Worlds

**

son yıllarda romandan çok denemelere ve tarihi kitaplara çevirmiştim yüzümü, araştırmalar ve belgelendirilmiş gerçekleri okudum daha çok. arada belki tek tük - o da arkadaşlar tarafından "aman mutlaka okumalısın!!" diye heyecanla önerilen - roman okudum, hemen hepsini de çok sevdim. ve de, uzunca bir aradan sonra dün akşam itibariyle kendimi başka bir hikayenin içinde buluverdim : aşk'a daldım.

ne de iyi ettim... şimdilik herşey yolunda :)