22 Eylül 2013 Pazar

Kitabın başlığında “Çöplük” geçiyorsa uzak duracaksın (ikide iki ile kesin bilgidir!)

Lafı uzatmadan daha ilk satırda yazmam gereken bir şey var: son derece kişisel bir değerlendirme bekliyor sizi aşağıdaki yazıda, ben uyarımı yapayım. Ben bu kitabı sevmedim.

Hatta, “sevmemek”ten çok daha sert ve ağır kelimeler geliyor aklıma ama kişisel blogda yazmıyor olmanın sorumluluk hissiyle buraya sıralamak istemiyorum tüm his ve düşüncelerimi.

Okuması uzun sürdü, içine girememek bir yana etrafında dolaşmakta dahi zorlandım. Bitmedi gitti, çok uzun süre içimde büyük bir sıkıntı olarak benimle birlikte gezdi durdu “Çöplük” (nihayetinde bir Pazar sabahı saat 05:00 civarı son sayfayı çevirip “çok şükür, bitti!” diye kitabı bir kenara attığımı saklayamayacağım). Toplantımızda da aynı ruh daralmasını yaşadım ve o günden bu yana da oturup şu yazıyı yazmamak için türlü numaralar yaptım. Çünkü: ne yazacağım konusunda çok emin değilim.

İlk (ve emin olun ki son) Şebnem İşigüzel deneyimim olduğunu söyleyeyim önce. Karanlık metinleri, yeraltı edebiyatını, kült romanları, can yakan her şeyi ve de sürrealizmi seven bir insan olmama rağmen kitaptan tek satırda dahi ufacık bir lezzet alamadığım da bunun peşinden gelsin. 3 haftanın üzerinde bir zamanı ömrümden yediğiyle kaldı açık söylemek gerekirse ve kimseye böyle bir deneyimi önermem mümkün değil.

Bu nedenle, herkesin affına sığınarak, hiçbir yerinden tutamadığım bu “roman” ile ilgili herhangi bir yazı yazmamın da çok mümkün olamayacağını söyleyerek burada kesmem gerekecek.

Hayat o kadar kısa ki, kötü edebiyat ve okuruna tepeden bakan işgüzar yazarlarla geçirilen zamana yazık!

Not: Yazarımızın göğsünü gere gere esinlendiğini (??) belirttiği Koleksiyoncu (Fowles) okunmalı, o ayrı! :)


ille de ROMAN olsun! kitap kulübü için yazılmış bir yazıdır.