5 Aralık 2010 Pazar

bir japon tragedyası : sahilde kafka - haruki murakami

ilk kez okuduğum bir yazar, kalın bir kitap, çabucak biten bir okuma macerası... kaptırdım gittim kendimi murakami'nin kafka'sına ve 651 sayfayı 1 hafta kadar bir sürede bitirdim geçtim. sevdim çok.

öncelikle bir başkasının bu konuda kaleme aldığı bir yorumu buraya almak istiyorum. bence, murakami söz konusu olduğunda edebiyat dünyasının ikiye bölünmesi, isminin daha sık ve uzun süre duyulacağına işaret. ayrıca bir murakami tartışması nedeniyle yıllarca sürmüş bir edebiyat programının yayından kaldırılması (bence) çok komik ve ilgi çekici bir durum.



gökten yağan balıklar ve sülükler, kedi avında bir johnny walker, tarafsız tanrı albay sanders, doğa altı ve üstü bir sürü olay ve karakter... tam benim kalemim bir roman aslında!

fakat...

yazarların romanlarını bir deneme havasında ele almaları beni normalde rahatsız etmez. düşünür ve değerlendiririm benimkine benzer ya da zıt bakış açılarını. hoşuma gider, hele ki benden farklı bir açıdan bakıp da bana bir kapı açabilecekse ya da bilmediğim gerçekleri, olayları, kişileri bana tanıtacaksa. fakat bir olay örgüsüne kendimi kaptırmış gidiyorken yazarın edebiyat, müzik, politika, ilişkiler vb her türlü konudaki kişisel fikirlerini araya sıkıştırması beni yer yer romandan ve karakterlerden kopartabiliyor. bu romanımızda da böyle oldu. bir yandan hoşuma giderken aralardaki esler, bir yandan da geriye dönmekte zorlu çektim ara ara. hele ki son 200-250 sayfada olay soyutta çığır açmaya döndüğünde ve felsefe daha da "hard core" bir şekilde ele alındığında işler daha da sarpa sardı çünkü fark ettim ki benim daha önce "es" diye değerlendirdiğim şey aslında murakami'nin ders verir tatta ve kafamıza vura vura bazı kavramları okuruna öğretme isteği. yazar sanki bolca hava atmış bize neleri bildiğine ve nasıl da her konuda bir fikri olduğuna dair.

gerçeküstü hikayeler her zaman için meşakkatlidir. çabucak kavrayabildiğiniz gibi çok çabuk kayıp da edebilirsiniz okurunuzu. bu bağlamda, sanırım tam zamanında bitirmiş murakami romanını. 50 sayfa daha uzun olsaydı, belki devam edemezdim. üstelik nereden baksak - bence - 100 ya da 150 sayfa daha kısa da olabilirmiş bu roman, büyüsünden bir şey kaybetmeden. murakami, belki de salinger ve capote'yi japon diline çevirirken edindiği fikirleri (ve belki de birikimi) de kullanabilmek adına okurunu zorlamayı tercih etti. ya da ben çok müşkülpesent bir okurum :)

sevdiğimi söylediğim bir romanla ilgili bu kadar olumsuzluğu içimde biriktirdiğimi ise şu yazıyı yazmaya başlayana kadar fark etmemiştim. katman katman bir kitap, bir kere okumak pek yetmiyor. bir gün, geri dönüp tekrar okurum diye düşünüyorum. o zaman belki sindirebilir ve daha net oturtabilirim herkesi ve her şeyi yerine.

bitirmeden önce, bir iki alıntı eklemek istiyorum buraya, tadımlık:

"artık özgür olduğumu düşünüyordum. gözlerimi kapatıp yalnızca ne kadar özgür olduğumu düşündüm. oysa özgür olmanın ne anlam ifade ettiğini henüz tam olarak anlayabilmiş değildim. anlayabildiğim tek şey, artık yalnız olduğumdu. yalnız ve bilmediğim bir yerde pusulasını ve haritasını kaybetmiş bir gezgin gibi. özgür olmanın anlamı bu muydu acaba? bunu bile tam olarak anlayabilmiş değilim" (s.62) 
"gözlerini kapatman, hiçbir şeyi değiştirmez. gözlerin kapandı diye, hiçbir şey silinip gitmez. bu bir yana, gözlerini bir sonraki açışında her şey daha da kötüleşir. biz işte öyle bir dünyada yaşıyoruz nakata" (s.206) 

sonsöz : enteresan bir kitap "sahilde kafka". çok severek okudum, japon kültürü zaten ilgimi çektiği için daha da rahat kendimi kaptırdım. toplantıya heyecanla gittim, benim yakalayamadığım ya da anlayamadığım noktaları yakalayan arkadaşlarımın yorumlarını öğrenmek için ama kafam karmakarışık ve anladığımı da kaybetmiş şekilde evime döndüm.

not : "umarsız" ve "umursamaz" kelimelerini sürekli olarak karıştıran insanlara tahammül edebiliyorum ancak yazarlar ya da çevirmenler bu hatayı yaptığında umarsızlaşarak umursamaz davranamıyor, kısa süreli bir hiddet yaşıyorum. yine de, her şeye rağmen, güzel bir çeviri ve düzelti okuduk, yayınevini tebrik ediyorum.

görsel kitsune bara'ya ait, "umibe no kafuka" (şurada görebilirsiniz: http://kitsunebara.deviantart.com/art/Umibe-no-Kafuka-108426634)


ille de ROMAN olsun! kitap kulübü için yazılmış bir yazıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder