19 Nisan 2014 Cumartesi

Uzunharmanlar'da Bir Davetsiz Misafir - Sezgin Kaymaz

Konu olarak bana pek yakın. Fikir çok güzel. Merak da uyandırıyor. O zaman eksik olan ne?

(“ı-ıh yok olmamış” tadında bir yazıya hazırlandığımı da baştan peşin peşin belirtmem lazım korkarım).

Genç bir adam Ankara’nın uzak mahallelerinden birine yanında sandık sandık kitaptan başka hiçbir şey olmaksızın taşınır. Çok şanslıdır, taşındığı ev onun için onarılmış ve temizlenmiştir. Bununla da kalınmamış, buzdolabında en sevdiği yemekler dizilidir ve gardolapta da sanki üzerine özel olarak dikilmiş kıyafetler bulunmaktadır. Komşuları görünürde çok ilgili ve cana yakın olmakla birlikte birşeyler çevirmektedirler ve de evin içerisinde yeni kiracıyı korkutan sesler ışıklar gürültüler ve benzeri birçok doğaüstü olay daha ilk geceden dikkat çeker.

Derken kiracımız (görünürde hiçbir iş yapmamaktadır) birden deniz kenarına iner ve kalamarları mideye indiriverir. Bir dakika!! Romanımız Ankara’da geçmiyor muydu? Bunu kenara yazıyoruz, yazarımız hata mı yapmış kurguda da düzeltide dahi gözden kaçmış yoksa başka bir şeyler mi söz konusu?

Meraklanmaya devam ederek okuruz fakat bir şeyler ters gidiyor gibi de bir his yapışır yakamıza. (ya da benim gibi fazlasıyla müşkülpesent okurlara, bilemiyorum ki…) Her şeyden önce, sadece diyaloglarla bezeli sayfalar beni kaybediyor sanırım. Bunun yanı sıra argo kullanımında bir özentilik gözümü tırmalamaya başlıyor sayfalar ilerledikçe (ki, ben argoya karşı olmadığım gibi argo severim de! Ama nasıl söylesem… Yazar kullanmak istemiş ve bunları araya bonkörce serpiştirmiş ama kendisi de bu fikirden yana çok rahat olmadığı için midir nedir, biraz eğreti durmuş bazı bazı bütün bu argo söylemler). Bu arada kurguda da kafama yatmayan iki üç nokta olunca… Ne bayılarak okuduğumu söyleyebileceğim ne de yerden yere vurmaya kıyabileceğim bir okuma deneyimi yaşamış oluyorum böyle.

Doğruyu söylemek gerekirse, çok kötülemek istemiyorum ve sert yazmaktan çekiniyorum çünkü nihayetinde beklentisini yüksek tutmayan bir okur için tatlı bir yaz tatili okuması olabilir diye düşünüyorum. Konuyu sevdim, rahatlıkla okunabilmesini, fazla düşünmeden ve merakla sürüklemesini sevdim.

Ama işte…

Ağzımda bıraktığı tattan çok da emin olamadığım için birilerine önerir miyim, pek bilemiyorum. Ya da başka bir romanını okur muyum yazarımızın? Sanmıyorum.


ille de ROMAN olsun! kitap kulübü için yazılmış bir yazıdır.