1 Eylül 2011 Perşembe

Felsefe, Yelken ve Caz - Asiye Koray Bendon

kişisel gelişim kitapları normalde benim kalemim değildir. pek sevmem okumayı. bir başkasının hayatın sırrına varmışçasına kestiği ahkam nadiren kafama yatar ve ruhuma iyi gelir. pek gelişemem anlayacağınız bu kitaplardan ve genelde kişisel gelişim gurularının da kendi keselerini doldurmak peşinde olduğunu düşünürüm. aslında, bu düşündüğümde (ve haliyle de bu guruların yaptığında) pek de olağandışı, abes bir durum yok. kapitalist dünyada herkes bir şekilde kendini kurtarmak isteğinde haklı olarak. ben de, aynı hakkı kullanarak kişisel gelişim kitaplarından uzak durmaya devam ediyorum.

dedikten sonra... geçtiğimiz aylardan birinde okuduğum fakat yazmak için ancak zaman bulabildiğim FELSEFE, YELKEN VE CAZ adlı kişisel gelişim kitabına geçelim! :) evet, okudum. ama neden okudum? elma yayınevi referansı benim için önemli, daha önceden bu yayınevinden okuduğum hiçbir kitaptan pişmanlık duymadım. felsefe, yelken ve caz da beni yanıltmadı.



yazar asiye koray bendon'un ahkam kesen ve dikte eden bir tarz kullanmaması kitabını diğer kişisel gelişim kitaplarından daha farklı bir noktaya taşımış. samimi, sohbet eder gibi, kendine de iğne batırarak yazmış bendon. "tatlı tatlı" anlatmış, okurunu eksik hissettirmeden ince ince vermiş mesajını. benim gibi dikbaşlı ve hatalarını kabul etmeye pek yanaşmayacak okurların bu "gelişim" ve "ilerleme" satırlarını daha kolay sindirebileceğini düşünüyorum.

caz pek benim kalemim bir müzik türü değil aslında. ama hayatın tüm akortlarıyla belki de bir caz seansı olabileceğini düşündüm okurken. yelken terimlerini öğrenmiş oldum satır aralarında ve dipnotlarda. kitabın adında beni tavlayan anahtar kelime felsefeye gelecek olursak, demeliyim ki okuru düşünmeye sevk eden kitaplar güzel kitaplardır, felsefe ile haşır neşir olmak iyidir ve kişinin kendini geliştirebilmesi için anahtardır.

kitap kulübümüzün misyonu olan ROMAN candır. ama ara sıra kurgunun biraz dışına çıkıp samimi, yürekten yazılan öykülere dalmak da insanı ferahlatır. kitabımız belki bazı gedikli gelişim okurları için basit kaçacaktır fakat benim en hoşuma giden bu "basitlik" oldu, günlük yazarmış gibi kahraman arayışını bizimle paylaşan bendon, bana bugünün blog yazarlarını ve satırlarındaki içtenliği, hesapsızlığı düşündürdü. ara sıra keşke biraz daha üzerinde çalışsaymış da tekrarlar ya da hatalardan arındırsaymış eserini yazar diye düşünmedim değil fakat eğer öyle olsaydı bu samimiyet kalır mıydı emin olamadım. en güzeli böylesi olsa gerek.




sayfa 177'den bir alıntı:

hoca, leo tolstoy'un (1829-1910) anna karenina romanından alıntılıyor:


"bütün mutlu aileler birbirine benzer, ama mutsuz ailelerin her birinin öyküsü farklıdır."

bundan çok emin değilim.

birkaç mutlu aile bulabilirsem etrafta, birbirine benzeyip benzemediklerini de görebilirim herhalde... ama mutsuz olanların senaryoları da üç aşağı beş yukarı aynı gibi geliyor bana:

bir "aldanma ve aldatma diyalektiği."

sanırım, önemli bir bölümü sıradan ve renksiz geçen bir hayatı, bir de evlilik cenderesine sokunca, insanların kendilerini bir aldanma ve aldatma diyalektiği içinde bulmaları üzerine binlerce şarkı da yazılabilir, öykü de, roman da...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder