2 Nisan 2013 Salı

Düğümlere Üfleyen Kadınlar - Ece Temelkuran

Ece Temelkuran köşe yazılarını ve de ekseriyetle muhalif duruşunu takdir ettiğim bir yazar. Takdir etmemin kadın olmasıyla çok az ilgisi var doğrusunu söylemek gerekirse, genel olarak beğeniyorum onu ben. Son dönemin moda tabiriyle, kadın olması da pastanın üzerindeki çilek oluyor benim için bu durumda sadece. Üstelik, dün akşamki toplantımız son zamanlarda en deşarj olduğum, en iyi vakit geçirdiğim toplantı olmuş olabilir bunu rahatlıkla söyleyebilirim! Bir masanın etrafına dizilmiş 7 kadın 1 kadın tarafından yazılmış 4 kadının öyküsünü okuyor ve bir noktada hepsi aynı anda konuşarak kendi öykü ve deneyimleriyle romanı harmanlıyor. Hem curcuna hem de bir "kadınca samimiyet kurma" akşamı oldu bizim için diye düşünüyorum çünkü kitabın içimden taşırdığı ve normalde belki de hiç konuşmayacağım bazı anı ve hayalkırıklıklarımı arkadaşlarımla paylaşmama neden oldu bu kitap. Pişman mıyım? Asla.

Gelelim kitabın kendisine:

Gaye bize "Düğümlere Üfleyen Kadınlar okunacak" dediğinde sevindim. Muz Sesleri'ni okumamıştım ve Ece Temelkuran hakkında da çok yüzeysel bilgilere sahiptim, yine de köşe yazılarından aldığım tadı alacağımı düşünerek kuruldum okumaya. Ama sanırım benim yanlış bir zamanıma denk geldi ki bir türlü içine giremedim, karışıp gidemedim Düğümlere Üfleyen Kadınlar'a. Ta ki 300.sayfada bir anda ve nasıl olduğunu da anlamadan hikayeler beni de içlerine katıp götürene dek.

Kafam karışık bir şekilde bitirdim kitabı. Bazı kitaplar için sadece bir beğendim ya da beğenmedim demek mümkün olmuyor. Düğümlere Üfleyen Kadınlar'da ise bir yandan çok beğendiğim ve severek okuduğum bir yandan ise "bitsin artık bu kitap lütfen!" diye yakındığım kısımlar oldu. Ece Temelkuran'ın yazarlığından ya da anlattıklarından çok kendi kişisel deneyimlerim ve kendi yaralarım yönlendirdi beni kitap boyunca ve zaman zaman sıkılıp zaman zaman öfkelenerek devirdim sayfaları.



Sanırım ben bu kitabı olması gerektiği gibi - bir yol kitabı - olarak okuyamadığım ve alt metinlere çok fazla sızmaya çalıştığım için acı çektim okurken. Bu arada, eklemeliyim ki çektiğim acının Temelkuran'ın yazarlığı ile pek ilgisi yok, tamamıyla kendi hayat deneyimimin ve seçimlerimin yansımalarıyla yüzleşmenin sonucu oldu içimi bir iki yerde çizen satırlar. En canımı sıkan şey her şeyi bırakıp da yollara düşen kadınların (aslında takdir edilmesi gereken bir özgürlük harekatıymış gibi görünürken ilk bakışta) sebeplerinin hep bir erkek tarafından yenilen ufak çapta kazıklar olduğunu görmek oldu. Çok üzgünüm ama ben terk edilmeyi büyük bir kazık olarak gör(e)miyorum. Bu nedenle de böylesine bir sebepten ötürü yıkılıp giden sarayları anlamakta zorlanıyorum. Ha, bu demek değil ki çekilen acı sahici değil, son derece sahici ve olabilir olaylarla örülü çoğu sayfa kitapta. İnsanlar elbette aşk acısı çekiyor ve bu nedenle kendilerini yollara vuruyor. Ama ben, bunu anlamakta hep zorluk çektim ve de bu yaşımdan sonra da anlamamayı umuyorum. :)

Bir ufak nokta da aslında bu kadınların her birinin yaralarının sevgililer tarafından değil de babalar tarafından açılmış olduğunu düşünmem nedeniyle Muhammed, Kemal ve Jezim'le olan hikayelerden çok babalarıyla yaşadıkları hikayeleri daha çok merak etmem. Babasız kadınlardan olmasalardı bu kadar güvensiz olmazlardı diye bir his oturdu yüreğime. Ama diyorum ya, ben biraz da kendi hikayemi okudum sayfalarca ve bu nedenle de yer yer çok öfkelendim bu kadınların bunca yıkılmış olmalarına. İnsanın elinde değil sanki...



Son olarak, kitabın arka kapağındaki Ortadoğu vurgusu biraz da yanıltıcı oldu sanırım benim için, biraz daha Arap Baharı eksenli bir şey okuyacağımızı sanarak başladım ve galiba bitişte esas hikayenin 4 kadının (daha doğrusu 3 kadının, çünkü anlatıcı olan 4.kadın hakkında çok çok az şey öğreniyoruz ki amaç da bu herhalde) iç dünyalarındaki kavgaların yatışması olduğunu görünce beklentim karşılanmadığı için biraz tamamlanmamışlık hissine kapıldım.

Yine de: Okunması kolay, bolca altı çizilecek cümleyle bezeli, eğlenceli bir kitap aslında Düğümlere Üfleyen Kadınlar. Biraz bestseller tadında olduğu için beklentisi çok yüksek benim gibi okurlara yer yer tatsız gelebilir ama okumaya da değer, tüm eleştirilerime rağmen tavsiye ederim.

Yazı da aslında kafam kadar karışık olmuş oldu bu arada... Kitabı beğendiğim ancak bolca da eleştirim olduğu için olsa gerek! :)


ille de ROMAN olsun! kitap kulübü için yazılmış bir yazıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder